8 Mayıs 2012 Salı

Deprem Geliyor!Artçılar ekime kadar sürer

Prof. Dr. Işıkara, Kütahya ve İzmir'de yaşanan depremleri yorumladı. Işıkara'ya göre İzmir'de sıra dışı bir durum yok. Kütahya için de 'yeni bir fay oluştu' denemez. Mevcut fay harekete geçti...
Akşam/Ercan ÖZTÜRK / İSTANBUL
Kandilli Rasathanesi eski müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, 19 Mayıs 2011'deki 5.9'luk deprem sonrası 10 bin yakın artçının kaydedildiği Kütahya ve beşik gibi sallanan İzmir'deki hareketliliği yorumladı. 'İzmir ve çevresinde, Foça'da, Çeşme'de bana göre sıradışı bir şey yok' diyen Işıkara'nın tespitleri şöyle:
1999'DAKİ YENİ BİR FAYDIİzmir zaman zaman irili ufaklı depremlere maruz kalıyor. Son günlerdeki depremler bu tarz. 2005-2006'da peş peşe bu benzer depremler olduğunu görürsünüz. O dönem hepsi 5'in üzerindeydi. Simav'a gelirsek. Burada yeni fay meselesi var. İzmir ve çevresinde olan depremlerin aynısı Simav için de geçerli. Bu tartışılması gereken bir konu. Niye yeni bir fay? Durup dururken bir fay oluşursa bu, böyle büyüklükte bir deprem üretmez. Yeni fay oluşmasını 1999 depremi için söyleyebiliriz. 100 km uzaklığında fay hattı yaklaşık 5 metre hareket etti ve bir fay oluştu. O fayın oluşturduğu çok büyük bir deprem yaşadık. Artçı şokları 2 sene yaşadık. Simav'da olan yeni bir fay mı değil mi? Bunu söylemek mümkün değil. Bir deprem fırtınası mı? O da sürerdi. Durdu.
DEPREM HABERCİSİ DEĞİLSimav'a gittim. İzmir'e gittim. İlerde olabilecek depremlerin habercisi mi diye sorulduğunda bana göre öyle görünmüyor. İzmir ile Kütahya birinci derecede deprem bölgesi. Burada mevcut fay harekete geçti. Yeni fay oluştuğu zaman bu büyüklükte bir deprem oluşturmaz. Daha büyük deprem olur. Örneğin 6'nın üzerinde olabilir. Simav'da bir süre devam etti, sakinleşti. Depremler ilk meydana geldiği yerde değil de çevrede oluyor. 5'i bir defa geçti. Simav'da yaşayanlara 'tedirgin' olmaktan ziyade önleminizi alın derim. Oradaki vatandaşlarımıza 'Devam edecek' dedim. Eylül ile Ekim'e kadar devam edebilir. Önemli olan güvenli yaşam şartlarını yerine getirmen. Oradaki hareket, durağan hale daha gelmemiş.
TÜRKİYE'DE 6'LIK DEPREM ŞAŞIRTMAZ5 ila 5,9 arasındaki depremler 20 günde, ayda bir kere olabilir. Bir tanesi geçen gün oldu. 5,1 idi. 4 Haziran'a kadar 5'in üzerinde bir deprem olursa için sürpriz olmaz. İstatistiklere bakıldığında şu aralar Türkiye'nin herhangi bir yerinde 6 ve 6'nın üzerinde bir deprem olursa şaşırmam. Çünkü bu bana ülkemin deprem ülkesi olduğu gerçeğini yansıtıyor.  Korkuyor muyum? Hayır, korkmuyorum. Ev alırken titiz davrandım. Koca koca eşyalar yok. Ev dekorasyonunu bile yaşadığımız gerçeğe göre değiştirmek zorundayız. Hangisi deprem hareketinde düşer bunları hesaplamamız lazım. Deprem hareketinde yaşadığın bina dalgalanabilir, savrulabilir.
'BEN BURADAYIM' DİYORToplumda deprem bilinci yeterince oluşmuş değil. Ama çok da mesafe aldığımızı söyleyebilirim. Binalarınızı kontrol ettirin, yeni bir ev alacaksanız, kiralayacaksanız depremde güvenli bir olup olmadığı konusunda hassas davranın. Depremden korunmanın en güzel yolu, güvenli yapıdır. 3-4 gündür yaşadığımız 4 ila 4,9 arasındaki depremler Türkiye'de iki üç günde bir olur. Şaşırmam Bu Türkiye'nin deprem bölgesi olduğunun habercisidir. Seni uyarıyor 'ben buradayım,  sorumlu davranmak zorundasın' diyor.
3+1 DEMEYİN GÜVENCE VERİNYENİ yeni siteler yapılıyor. Kocaman kocaman rezidans ilanları, muazzam paralar harcanıyor. Bir tanesi hariç ben 'Bu rezidans veya site deprem güvenlidir' diyeni göremiyorum. Bakıyorsunuz gerçekten mühendislik görmüş binalar. Ama onların da toplumu rahatlatması lazım. Toplumu bu yeni binaları almaya teşvik ederken bunu da yapmak lazım. Yapı stokumuzu değiştirmemiz lazım. İstanbul'un da kurtuluşu da zaten bu yapı stokunun değiştirilmesindedir. '1+1 şu kadar, 3+1 şu kadar' diyeceğimiz yere onun yanında topluma bir güvence verelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var