Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Bakanlık’tan köylülere 2B kazığı!
Antalya’nın turizm cenneti Çıralı’da yaşayan köylüler, 2B yasasının yürürlüğe girmesi ile yıllardır üzerinde oturdukları arazilerin sahibi olmayı beklerken, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından dava edildi.
112 köylüye dava
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Antalya’nın Kemer ilçesine bağlı Ulupınar köyünün sahili konumundaki Çıralı'da 397 nolu parsel üzerindeki köylülere açılan dava hakkında tebligat gönderdi. Bakanlık, köylülere, üzerinde oturdukları arazinin orman statüsünde olduğunu bildirdi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çıralı’daki toplam 124 dönüm arazi için 112 köylüye dava açarak, arazilerin orman statünde olduğunu iddia etti. Köylüler ise Çıralı sahilini korumak için yaptıkları eylemler yüzünden cezalandırıldıkları kanısında.
Sebep Çıralı eylemleri mi?
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın dava ettiği köylüler karara tepkili. Söz konusu alanın 1989 yılında 2B kapsamında hazineye devredildiğini belirten Çıralılı Mustafa Köylüoğlu, "eğer böyle bir durum varsa bunca yıl neden beklenildiğini, daha önce neden dava açılmadığını bilmek istiyoruz” dedi.
Çıralı'da Ormanspor'a yönelik kiralamaya köylülerin büyük çoğunluğunun karşı çıktığını anlatan Köylüoğlu, Antalya'da bu kapsamda açılmış başka bir davaya rastlamadıklarını belirterek Çıralı köylüsünün yaptığı eylemler yüzünden cezalandırıldığını savundu. Bazı bürokratlardan “yukarıdan bu yönde talimat ve baskı var” duyumları aldıklarını öne süren Köylüoğlu, bunca yıl sonra Çıralı eylemlerinin ardından dava açılmasında bir art niyet olduğunu düşündüklerini iddia ederek "yoruma göre hukuk olur mu?" diye sordu.
“Köylü rayiç bedeli nasıl ödesin?”
Arazilere karşı dava açıldığı için köylüye 2B satışının durdurulduğunu anlatan Köylüoğlu, kendilerine yapılan bu uygulamanın halkın Çıralı'yı korumak için ayağa kalkmasına bağladıklarını öne sürerek, “bize neden uslu durmadınız diyorlar. Antalya Aksu'da rayiç bedel 290 bin lira. 10 dönüm arazisi olan köylü yüzde yetmişin tutarı olan 2 milyon lirayı nasıl bulacak. Dışarıdan gelen birisi dededen kalma arazisini satın alırsa bu köylü eline silah alıp dağa mı çıkmalı, yoksa geleni vurmalı mı? Bunun vebalini kimse ödeyemez. 2B denilince orman köylüsünün ormanları yakıp yıktığını ve işgal ettiğini düşünüyor, ancak yanılıyorlar. Oysa Osmanlı döneminden bu yana bu araziler bizim atalarımızın malı. Rayiç bedel Ulupınar'da 90 bin, Çıralı’da ise 130 bin. Bu rakamlar çok yüksek, köylü nasıl alacak?” diye konuştu.
2B haksızlığı
Çıralı’da yaşayan emekli Şükrü Kaya Ölçen ise 2B yasası ile orman köylüsünün kalkındırılmasının amaçlandığını ancak uygulamanın öyle olmadığını savundu. İşletmeler ile tarım arazisi sahiplerine yönelik ayrı değerlendirme yapılması gerektiğini söyleyen Ölçen, tarımla uğraşan köylünün rayiç bedeli ödemesinin mümkün olmadığını ve bunun büyük bir haksızlık olduğunu savunurken Çıralı köylüleri söz konusu arazilerin kullanıcılarına yönelik asılsız şikâyetler sonucu böyle bir uygulamanın başladığı görüşünde.
“Bu araziler bizim”
70 yaşında olduğunu söyleyen bir başka Çıralı köylüsü de, yaşananlara tepki göstererek, “bizim arazilerimizi elimizden alıyorlar. Gelip bizim mezarlıklarımıza baksınlar. Diktiğimiz meyve ağaçlarının yaşına baksınlar. Ben 70 yaşındayım bir karış orman açmadım. Bu araziler atalarımızdan kaldı. Ancak 2B'yi tartışanlar konunun ne olduğunu bilmiyorlar. Bu işler tepeden bakmakla olmaz. Tepedekiler gelip halkın içinde ne yaşandığını görsünler. Biz bu devlete askerlik yapmadık mı? Biz devlet değil miyiz? Ben burada doğup burada büyüdüm. Buranın meltemini, buranın havasını bilirim, başka bir yerde yaşayamam. Bu köydeki adamın arazisini elinden aldığında bu adam nereye gidecek? Ya mezarlığa ya da hapishaneye” diye konuştu.
Yusuf Yavuz
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder