7 Mayıs 2012 Pazartesi

Boğaziçi'nde tarla işgali!

Kampüsün ortasındaki terk edilmiş araziyi tarlaya çeviren Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri "Kentte de tarım yapılabilir" diyor.

İSTANBUL- Üniversitenin Güney Kampüsü’nde yıllardır kullanılmayan, terk edilmiş bir araziyi yönetimden talep ettiler, yabani otlardan temizlediler ve tarıma hazırladılar. ‘Tarlataban’ inisiyatifi, 400 metrekarelik tarlalarında başka bir tarım fikrini yaygınlaştırmanın peşinde. “Bu işe hobi olarak veya hafta sonlarımızı değerlendirmek için girişmedik” diyor inisiyatifi başlatan öğrencilerden Cihan Tekay: “Kentte yaşayan insanlara dayatılan kapitalist üretim ilişkilerini sorgulamak; GDO’lara, HES’lere, nükleere karşı mücadele edenlerin yanında durmak, gıda politikaları ile ilgili tartışmaları kampüse taşımak istiyoruz.”
Öğrencilere okulun bahçeler müdürü Suat Yalçın göstermiş araziyi. 90’larda öğrenciyken buraya geldiklerini hatırlıyor mezunlardan Nalan Özdemir: “Araziyi okula Türkiye’nin ilk kadın doktoru bağışlamış. İki şart koşmuş: Araziye bina yapılmayacak ve öğrencilerin kullanımına açık olacak.” Arazi de sanki yıllardır onları bekliyor gibi: Toprağı çok verimli, yumuşak. Hemen altında asırlık bir kuyu, içinde su...

‘Starbucks işgali ateşledi’
Bir yandan da okuldaki verimsiz pratikleri dönüştürüyorlar: “İki haftadır yemekhaneden sebze meyve atıkları, yumurta kabukları topluyoruz” diyor Uluslararası Ticaret öğrencisi Çiğdem Artık. Yemekhane görevlileri şaşırmış önce, “Ne yapacaksınız” diye sormuşlar, “Gübre” cevabını alınca da “helal olsun” demişler. Eskiden kampüsteki kuru yapraklar atık tesisine götürülürmüş, artık onlar da ‘kompost’ yani gübre olacak.
Pazar sabahı hummalı bir çalışma var. Günde bir kere karıştırılması gereken kompostun başında toplanmışlar, sırayla tırmıklarla, küreklerle girişiyorlar. Karışımdan dumanlar, kokular çıkıyor ama kimse sırasını kaçırmıyor. Siyaset bilimi hocası Zeynep Kadirbeyoğlu, elinde tırmıkla “Geçen sefer derse gittim buradan çıkıp” diyor gülerek.
Fikir yıllardır akıllarındaymış, ama süreç Starbucks işgaliyle hızlanmış. Aralarında 20’ye yakın öğrenci, mezun, personel ve öğretim görevlisi var. Ama Tarlataban yalnızca Boğaziçililere değil, herkese açık. Pınar Ercan, grubu okul dışından bir arkadaşlarından duymuş, aralarına katılmış. “Kendi aramızda bir öncümüz, sözcümüz yok” diyor: “İşbölümünden çok iş dağılımına önem veriyoruz.”

Amerika yerlilerinden domates tohumu da geldi!
Tohumlar Fransa’dan ‘Kokopelli’ adında bir tohum bankasından gelmiş; Monsanto gibi devasa şirketlerin tekelleştirmesine karşı dünyanın dört bir yanından ilaçsız tohum toplayarak dağıtıyor, saklıyor ve çoğaltıyorlar. Tohumlar için para istememiş Kokopelli, “Sadece ekin ve dağıtın” demişler. Pınar Ercan, “20 çeşit domatesimiz var, Kızılderili Çayen kabilesinin domates tohumları bile geldi” diyor. “Toprağın zenginliğini korumak için çeşitlilik önemli, araziye tek tür ekmemek lazım. Bu şekilde kimyasal kullanmanıza da gerek kalmıyor.”
Şimdilik pembe Çanakkale domatesiyle başlamışlar. Fidanlar okulun serasında büyüyor, birkaç haftaya tarlaya ekilecek. İlk ekinleri sofra kurup yemeyi planlıyorlar, gelecek planları arasındaysa yemekhanenin ihtiyaçlarını karşılamak, ucuz fiyatlarla öğrencilere satmak, hatta mekânlarını açma fikirleri var. “İşgalde okuldan talep ettiğimiz ucuz ve kaliteli yemekti” diyorlar, “Şimdi sofraya gelen yemeğin nasıl üretildiğinin de sorgulanmasını istiyoruz.”
Radikal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var