10 Mayıs 2012 Perşembe

'Likör' için önce yık, sonra koru

'Endüstriyel Miras' kapsamındaki tarihi Likör Fabrikası binası, önce yıkılacak sonra aslına uygun olarak yeniden inşa edilecek.

Radikal İSTANBUL - Atatürk’ün emriyle 1930 yılında kurulan Şişli Likör Fabrikası arazisine yapılacak 157 metre yüksekliğindeki iki gökdelen için start verildi. 2006 yılında ‘Endüstriyel Miras’ kapsamında tescil edilen tarihi fabrika binası da projeye göre yıkılıp daha sonra aslına uygun şekilde yeniden yapılacak. Koruma Yüksek Kurulu’nun 660 sayılı ilke kararı “Tescilli yapıların yıkılmadan restorasyonunun yapılması esastır” demesine rağmen tarihi binanın yıkılarak yeniden yapılmasına izin verildi. Ancak karar yıllardır konuyu tartışan 2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan değil, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı 4 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu’ndan çıktı. Viatrans - Meydanbey Ortak Girişimi İcra Kurulu Başkanı Haydar Özkan, “Koruma Kurulları ne istediyse onu yaptık. Binayı en iyi şekilde korumak nihai hedefimiz. Kurul yıkmadan korumayı seçse onu uygulardık” dedi.
Şişli Likör Fabrikası, ‘art-deco’ döneminin ünlü mimarı Robert Mallet Stevens (1886-1945) tarafından inşa edildi. Fabrika ana binası 1930’ların başında Cumhuriyet döneminin ilk mimari yapıları arasında yer aldı. İlk betonarme tekniğini gösteren ender yapılar arasındaydı. Bu özellikleriyle 2006’da 345 sayılı kararla ‘Endüstriyel Miras’ kapsamında 2 No’lu Koruma Kurulu’nca kültür varlığı olarak tescil edildi. 2008’de de bu kez fabrika giriş pavyonu ve parseldeki ağaçlar ‘anıt ağaç’ olarak tescillendi. 2011 yılında da orijinal olmamasına ve 1960’lı yıllarda yapılmasına rağmen fabrika bacası tescil kapsamına alındı. Fabrikanın 23 bin 711 metrekarelik arazisi ise TOKİ iştiraki olan Emlak Konut GYO tarafından gelir paylaşımı yöntemiyle satışa çıkarıldı. İlk ihaleyi Kiler Gayrimenkul, 295 milyon 700 bin lira teklif ederek kazanmış, Emlak GYO, kamuoyundan gelen tepkiler üzerine ihaleyi iptal etmiş, yeniden yapılan ihaleyi ise Aşçıoğlu-Ofton-Meydanbey-Omak İnşaat Ortak Girişimi kazanmıştı. Daha sonra Aşçıoğlu Ofton ve Omak çekildi. Ortaya çıkan ön projeye göre fabrikanın arkasında bulunan yaklaşık 5 dönümlük alana 157 metre yüksekliğinde iki gökdelen inşa ediliyor ve tescili fabrika binasının altının otopark yapılmasına imkân tanıyordu.
İstanbul 2 No’lu Koruma Kurulu da 28 Haziran 2011’de bir rapor hazırlayarak, projenin uygun olmadığını belirtti. Kurul önerilen ek yapı yüksekliğinin 60 metreyi geçtiğini vurgulayarak Büyükşehir Belediyesi’nce incelenmesini istedi. Ancak belediye kurula yolladığı 24 Ağustos 2011 tarihli yazısında ‘Projenin estetik ve yerleşim yönünden uygun olduğunu’ bildirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi siluet açısından sakınca görmeyerek, “Parselde bulunan korunması gerekli kültür varlığından dolayı söz konusu ön projenin silüet olarak nihai kararının kurulunuz tarafından değerlendirilmesi gerekir” dedi.

Kurul baypas edildi
2 No’lu Kültür Varlıkları Koruma Kurulu nihai karar için müzakerelere devam ederken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nden bir yazı geldi. 15 Şubat tarihli yazıda şöyle denildi:
“Çakışan alanlarla ilgili uygulamalarda yetki karmaşası tespit edilmiştir. Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile tarihi sit, arkeolojik sit, kentsel sit, tescilli kültür varlığı, milli park, tabiat parkı, tabiat koruma alanı, sulak alan ve tabiat anıtının çakıştığı yerlerde 644 sayılı KHK’da da belirtildiği gibi yetki ve sorumluluk bakanlık uhdesindedir.”
Jet hızıyla onay
Bu yazıyla onay yetkisi 2 No’lu Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’ndan alındı. Beş yıldır bu alanla ilgili doğru karar alabilmek için mücadele eden kurul yetkisini 4 No’lu Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu’na devretti. Komisyon da tartışılan projeyi jet hızıyla onayladı.


‘Bina statik açıdan güçsüz’
Tartışılan tarihi binanın içinde dün Viatrans- Meydanbey Ortak Girişimi bir basın toplantısı düzenledi. Girişim yetkilileri 200 milyon dolarlık bir yatırımla eski fabrikayı yeniden inşa edeceklerini, tescilli binanın uluslararası düzeyde bir kültür, sanat ve moda merkezi yapılacağını duyurdu. Tarihi tescilli binanın statik yapısının güçsüz olduğu ve orijinal yapıdan yıllar içindeki müdahalelerle uzaklaşıldığı savunuldu. Ortak Girişim Yön. Kur. Bşk. Haydar Özkan sorularımızı cevaplarken şöyle dedi:
“İTÜ ile işbirliğimizin nedeni bilim adamlarının en doğru kararları almalarını sağlamak ve ona uymak. Biz aslında yaklaşık 2 bin metrekarelik bir alan kaybederdik orayı yıkmadığımız takdirde. Arkadaki yarım kattan daha az bir alana otopark yapardım. İnşaat en fazla iki ay daha uzardı. Ben zaten bu binayı yıkmadan, altına dokunmadan orada kaybettiği alanı telafi ederdim. Ciddi bir maliyet etkisi de yaratmazdı. İTÜ ’nün verdiği raporlar ve daha sonra hazırlanan teknik raporlar gösterdi ki binanın ayakta kalma problemi var.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var